2/09/2011

H.C.

 
Çocukluğundaki Beyaz Peynirli Tostların Beyazı gibi; Beyaza boyalı, Beyaz çarşaflı, Beyaz perdeliymiş Ev’i... Güneş Doğu’dan yükselirmiş ve AşK Doğu’da parçalanırmış nice Kristallerce...
80 Çocuğunun HaYaTı tekerleklerden dönmüş kanlı ve kaburgaları kırık... Abi’si O’ndan 5 SeNe önce DöL almışken; O’nu da alıvermiş dönen tekerleklerden...
Anne’yim BeN, aynı Anne’m gibi demiş; Kırmızı Işık, Yeşile dönerken...

AşK kırılıvermiş bir GüN, yere dökülmüş saçak saçak... Toplasam demiş, Adam; Kırık Kanatlı Bir Kızın HaYaLi GöKYüZüNDe yok olurken... NeFReT olmuş YaĞMuR DaMLaLaRı, Yüzüne değen... Otel Odası KoKuLu bir GeCe’de, NeFReT bollaşmış BeDeNiNe... Ağırım demiş Adam hem de çok, dizlerim boşalıyor taşıyamıyorum... Ve Ağırlığı bırakıp bir Ada’nın SaHiL’e bakan Asfaltına, KeNT’ine dönmüş...
KeNT mi küçülmüş; Adam mı büyükmüş artık...? Bilememiş... SoKaKLaR boş, KeNT bomboş demiş...

Bodrum katlı, bir çatı katında, 25 kere UyuMuŞ, UyaNmıŞ... UyuMaYa yorgun DüŞ’mek için ve UyaNMaYa sebep bulabilmek için öğrenmiş her şeyi... GeRÇeK, Tektir demiş... Cümbüşlü GeCe’leri, üflediği Klarnetiyle GüNDüZ’e kavuşturmuş...

HuZuR Yazıyormuş, Beyaz panosunda, Siyahla... YüZü HuZuRuN Fırçası varsa eğer, Onunla çizilmiş demiş Küçük Kadın...

Alt kattaki Fısıltılı NeFeSLeR, MeRDiVeNBoŞLuĞuDoSTLaRı, BoŞLuĞuN asıl Anlamını öğretmemiş bir tek O’na... BoŞLuĞuN BoŞLuĞuNu görmesin diye...

Ertesi GüN demiş Adam; ağrılı bir AKŞaMDaN KaLMa... Gümüşlü Suların Aktığı YoLLaRDa , Turuncuya basılı bir çift GöZMüŞ Ertesi GüN...
Su’yla yutulan Lise GüNLeRi ardından geçmiş; AkŞaMDaN KaLMa ağrılı Ertesi GüN...

Emniyet kemerli YoLLaRıN Asfaltları silinmiş YaŞaNMıŞLıKTaN... 3 YıL demiş Adam, 3 YıL sürer... Frenle girilip, vites küçültülen virajların Şarkılarını söylemiş; Dikiz AyNaSıNDaKi Ambulanslara... Toplantı varmış, SiSLi bir büroda... Hastalıklı Esmer Bir Kadın açacakmış KaPıLaRı... Dönemi belli olmayan  bir GeÇMiŞTe, Antakya yazıyormuş, ÖmRüN Attığı DelikliMaviDosyalarda... Adam’ın Spirallerden akan HaYaTLaR’dan seçmeye, Çarşamba ile Perşembesi varmış bir tek; Adam kendi HaYaTı’ndan aldığı NeFeSLeRi öderken...

     GeCe’deyken...
AnLaM’ım demiş Küçük Kadın...?
Kim’e göre demiş Adam...?
Adem’den Gelme Anne’me göre demiş Kadın...
Ve susmuş; Köpekler solurken KaPı Ardlarında... Cezalı Çocuklar gibiymiş Köpekler, YaNıLGıDaN...
Bahçe demiş Küçük Kadın; en azından YaNıLMaMaK için...

YaZMaK demiş DURAS; konuşmamaktır en çok da susmak...
Ardıma kalan olmalı demiş Küçük Kadın, satıra DüŞ’müş...
Kim bilir bu mu Anlamım...?
YaZMaK demiş Küçük Kadın; çiğnenip tükürülen Maraş Otu gibi...

Tiyatro SaHNeSi’nden, BeYaZ PeRDe’ye inmiş OYNaYıCıLaRıN; SimetrikBalkonlarArasıUçuşanPerdelerdeki DaNSı... Limon kolonyalı Çaylara eklenen, TüTSü şekerlerin KoKuSu uçuşuyormuş, Çiçek desenindeki, yumuşacık elbisenin eteklerinde...
GüNeŞ çizilmiş demiş Küçük Kadın...
Olsun çizilen GüNeŞ olsun, DüNYa değil diye fısıldamış Adam...

Adam GüNaYDıN demiş, üşümüş ve biraz da UyaNMaYa üşenmiş... Saat Tik Tak’ları  boyunca  alınan  NeFeSLeRi  ödemenin  Vakti;     GüN-aydı-(N) demiş Adam hala akan HaYaTa... SaBaH UyaNMaYa sebep olsa da UyaNMaMa ihtimaliyle  kabartılan yataktan 3 KiŞi  UyaNMıŞ ya da iki KiŞi ve bir de KiŞi FiKRi...
Küçük Kadın, Üç KiŞiLiK bir AşK’ı hatırlamış, tam da buluştukları GüNüN SaBaHı...
Üç KiŞiLiK AşK Olmaz demiş, bardan taşan Işıklara...
Ve MaSKeLi Adam’ların arasına dalmış, Gramafonda cızırdayan Müziği dinleyen Adam’a varmak için...

Pembe Satende yatarken Küçük Kadın; yine anlamış HaYaT’ı...
ÖmRüMüNÖLüMLeÖpüŞTüĞüÖNeMSiZLiĞiNÖnCeSi’ni Yaşıyorum işte diye Notlamış duvarına...
ÖmRüMüN ÖLüMLe ÖpüŞTüĞü ÖNeMSiZLiĞiN ÖnCeSi...



Aslında hepsi bir OYuN...
HaYaL-i CiHaN...
3,2,1
Ve MoToR...



Haddimi aşarak...