7/23/2011

Balık, aynı balık...


  
“GeÇ KaLDıKLaRıMa, GeÇ KaLaNLaRa;
KaÇıRDıKLaRıMa, KaÇTıKLaRıMa YaZıYoRuM”...

“Kaçırdıkların Hep Kocaman Balıklar Olur” dedi, buruşmuş yüzü ve kırış kırış elleriyle YaŞLı Balıkçı... Oltada kurtçuklar vardı ama cansızlardı; fosforlu iplerden... “ZaMaN” Dedi YaŞLı BaLıKÇı “değişiyor ve değiştiriyor”... “Ve Çözümü yok; yol değişik, yordam değişik ama elindeki hep aynı” dedi, fosforlu kurtçuğu çırpınan balığın ağzından çıkarırken... “Balık aynı balık, hamsi işte”...

Beyaz, Bembeyaz; Durdum...


Beyaz, Bembeyaz; Durdum...




   O kadar küçüktüm ki yürürken;
   yürüdükçe küçüldüm ve yürüdükce beyaz büyüdü...
   Yol bitsin istedim ya da uçmak
   ya da kaldırım taşlarında ezilmek, aralarına sızmak,
   yok olmak...
   Yürüdukçe küçüldüm ve yürüdükçe beyaz büyüdü... 
   Ağzimda gümüş lirayla dayandığım beyaz,
   elimde ekmekle yattığım beyaz,   
   Kız ağlarken elimde tuttuğum beyaz,
   teyzeye bakarken içtiğim beyaz, ruhum acırken sıktıgım beyaz,
   her yer beyaz, bembeyaz...
   Yürüdükçe büyüdü beyaz, yürüdükçe küçüldüm Ben...
   Yürüdüm...
   Sanki son gibi, ilk gibi,
   hiçbir şey gibi...
   Durdum; bedenim yürüdu ve beyaz yürüdü, büyüdü ve
   Ben küçüldüm...
   Beyaz,
   her yer beyaz,
   bembeyaz...

   Durdum...

Kinim Kınında...



Kinim Kınında...





     İnsan kılığına girdim GeCe ve Şeytanlar da Melek oldu;
     Melez bir Yalnızlık...
    
     Uyusam ve uyanmasam, Rüyaya dalsam ve kalsam orada...
     Tek Kişilik olsa Rüyalar, Hayatlar ve masalar...
    
     Mecburi olsa Yalnızlık...
    
     Deniz grisi pabuçlarim ve çamurlu ormanda koşmaktan...
     Yağmur yağsa ve ağlasam...
    
     Kinim Kınında...

7/21/2011

Lavanta Kokan Hanımeli Çiçek Kıza...

Lavanta Kokan Hanımeli Çiçek Kıza...




Ağlayan çayırların göz yaşlarında boğuldum,
Kayıp Anneliği ararken...
Sulara Yazılmış sözler vardı titrek;
üzerlerine basarak geçti(ği)niz...
Ilgın ve Kızıl bir rüzgar boyarken Cihangir Meydanı'nı,
BeN kaçak bir Er'dim; Umudu olan...
Taksi duraklarınca yazılan Beklemelerde gördüm SiZLeRi;
Islak, yorgun, zayıf ve
Üşümüş...
Sarı'nın tonlarında bekledim yine de SiZLeRi...
Görmediniz beklemelerimi...
Çaldiğim Yeminleriniz ceplerimde dolu
ve ağırım,
Rüzgarlı Yağmurlar gibi...
Pinokyo olduğum Zamanlar geldi gözlerimin daldığı yere,
burnumun diregi sızladı...
Yalanlanmış Hayatları
es geçtim yine,
tahtadan bir kayıkla...
Ve Ahşaba boyalı ağaçlarda yine Kırlangıçlar ötüyordu çığlık çığlık...
Kirli ve Terli Ellerimdeki Kahverengi BeNLeRi saydım,
unutmuşken hangisi SeN...
7 Aylık doğmuş Kızının isimini,
Lavanta Kokan
Hanımeli Çiçegi koymuş,
Meydan kaldırımında oturan Çingene Kadın...
Lavanta uzun ve huzurlu Hayatmış,
Hanımeli de Narinlik...
Ama çiçekleri solmuş, küsmüş
Güneş Kavruğu Kadının...
Olsun demiş,
Özlerini vermişler ya Lavanta Kokan Hanımeli Çiçek Kıza;
7 Aylık Düşmüş hani bacak arasına...
Ay en inceymi$ O GeCe;
incecikmiş bilekleri,
Lav.k.h.ç.k da...

7/20/2011

Aslında...



Aslindayla basliyorsa cümlem;
bilin ki demek istedigim degildir, dedigim...
Dedigim, diyecegimin ve demek istedigimin
sadece diyebilecegim kadaridir ya da
Sizin kaldirabileceginiz...
O yüzden, Aslinda dersem; dedigimi iki kere dinleyin...