7/24/2011

Üç Vakitlik Gün Dönümü...

             


    Kadınsız Kentleri anlat dedi Adam...
    KeDiSiZ Sokakları, yağmursuz şemsiyeleri...
    Ya Güneşsiz Gölgeleri dedim...?
    Misketlerini çaldım Çocukların ve Bez Bebekleri...
    Kahve fincanlarına yansıtılmış Hayatlar akıyordu Kadının göz bebeklerinden... Ağzımda kahve tadı...
    Bekle ki Gölgede, Ruhun SaNa yetişsin... Üç vakitlik Gün dönümü sonrası uyanınca, başlarsın yürümeye...

    Beyazlı çarşaflara yatır ama uykunu ve kefen, dedi...


Olamamak...






 Kan kaybından hastayı kaybettik, hayır Zaman kaybı...
Ne üzerine konuşalım Nietsche ile; Zamansız ve amansız kayıplardan mı yoksa ayıplardan mı Freud’la...?
 Doğmamış Kardeşim’e...
 18 mumlu bir Hayal yolladım DüŞ’te... Geç Kalınmışlıklarımın en derini Kardeşim; isimsiz, cinsiyetsiz, (ilk)soluksuz...
 Olamamak...
 Hiç...
 SeNi hayal kırıklığına uğrattım mı...?
 Bir tiyatro provasıydı sanırım, masa etrafında hareketsiz karakterler... Provaydı sadece, tonlamasız okumalar... Parça parça oldum yine... Eksik ve esrik...
 Bedenim nerede kaldı...? Beynim ellerimin arasında sıkılı ama ya soğuk bedenim...?
 Ne kadar olmuş öleli..?
 Kaskatı ve çürümüş yer yer, göğsünün solundan...
 Doğarken dediler ama bilmem...
 BeNiMLe Dans Eder misin; bilesem de Şarkını...?

 Burdan çıkmalı...