11/11/2011

Çin Kili...



Giderdik ve gittiğimizi anlamayın diye de giderken susardık... Bazen öyle uzun susardık ki gitmeyi unuturduk; sokaklar yürürdü Kara Kediler boyunca, Biz dururduk ve sokaklar giderdi... En çok da aysız Gecelerde uzardı gidenlerin gölgeleri ve karanlıkta seçerdik gölgesizliği... 

Yokluk ve yoksunluk... Yokluk varsa, yoksunluk zaten mi yoktur dedi Kara Kız... Ben çin kiliyle boyadım yüzümü cevap vermemeye, küçük tahta adımlarla yürüdüm ve kâğıt kapıyı kapattım gölgesinin üzerine... Gölgesi, kâseyi çevirdi ve bir yudum aldı çayından...

Bazen öyle uzun susardık ki... Geceden kalma atlar koşuyordu, sabahki meydan savaşlarına... Savaşa boyalı yüzleriyle kızılcaderililer akkara atların altlarında ağladılar, Bizse üşüdük ipekli Morlarla...

Tinersiz bir Sokak çocuğu oldum sıklıkla, ellerimi günde sekiz kez rüzgârla yıkayıp, seksek taşlarına boyadım gönül çukurumu... Kaldırımlarda uyuya kalan köpeklere takıldı ayaklarım sarı arabalar ve kırmızı kamyonlardan kaçarken... Yollar döküldü, Ben topladım ceplerimde; Anne sustu, Ben koştum; duymayayım diye... 

Bir Kız çocuğu görmüşler ensemde, nazarlı boncuklara sarılı; durun dedim Düştür o ve düşüşüm...

Sustum ve durdum sakin ama sokaklar yürüyor kinayesiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder