1/31/2011

Sekiz hafta...

Aynalaşmış kitap kapaklarından kaçan alıntı Hayatlarda sınırlıyım... Kırık aynaların uğursuzluğunda yaşlanmış saçlarım... Kıyıda, Kıyı’dayken içtiğim sigaraların dumanlarıyla sevişiyorum, bulut yataklarda... Ve çok olmakla çoğul olmak arası çizgiyi anımsıyorum... Karga bakışlı serçeleri besliyorum, karnımda sekiz haftalık pişmanlığım... Karnımı saklıyorum; Deniz gözükmesin diye...
Lavanta Kızlar ve Karanfil Oğlanlar, sek sek çizili sahillerde mermer heykelleri taşlıyor ve AşK kazılı Şairin heykelinde... Şiirden kaçarken tutulduğum Adam geldi aklıma, Taştaki AşKLa... Devrilmiş Ülkelerden gelenlerin arasında ayağıma takılan AşK ve sekiz hafta... ZaMaNı saymamak mı daha az acıtıyordu taşları...?  Hücre duvarları çentik çentik, takvim yaprakları yırtık ve yanık... Takvim yaprağı ardından konmuş çocuk isimleri ve sekiz hafta... Doğma Günündeki anlam ve taşlardaki sır... Erkek ismi: FAHRİ, Kız ismi: FAHRİYE... -ye ekiyle özetlenilenlerden olmak ve sekiz hafta... Sonsuz boşluğun, son adımını atamamak...

- Eğer kalırsan...

Aslında ile başlayan cümleler kurmak, yenilgi dedi Dilenci ve Keşke...
BeN sessiz ve sekiz hafta...
Kuklalı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder