1/31/2011

Ya hiç sobelenmezsem...?




 
Anlamak istemezsem asla anlatamasın BaNa ama gördüm SeNi, renkli bir camda rengarenk ışıklar arasında... Yazdım, deliceydi ama Yazdım; cevap beklercesine...
Resim mi yapmalı; tual mi boyamalı...? Getirin gözlerimin önüne, Hayatımdan geçen tüm Yüzleri... Öptüklerim, baktıklarım, bakamadıklarım... Boyalı Yüzler ve duygusuz, maskeli... Getirin hepsini gözlerimin önüne; hadi Film Şeridi yapalım kim bilir belki ölürüm bu GeCe...
Ya uyanamazsam...?

Tüllenmiş bakışları ve mutlu, umutlu... Yazdım işte, cevap beklercesine...
Adettendir dedi Anne, neden anlamadım... Çardak altına serdim beklentimi; hiç beklemiyorken oysa... Kapıyı kilitlemedim belki Sabah gelirmiş, uykumda solurken...

Kimsin ki...?
Hiç sormadım; SeN de ne yazdın ne fısıldadın...

Nietsche niçin Yazmamış BaNa; BeN O’na Hiçlik üzerine Yazmışken sayfalarca...?

Yağmur yağıyor ya Ev’de yoksam...

Yaz’a kadar Yazmamalı...

Dediler ki Evrenin Melekleri korur SeN’i...

Sıcak Şarap içelim...
Bayram da bitti ve cepkenim yine taşla dolu...
Su’da ağırım ya Su’ya Yazdıklarımda...?

Sakladığınız yerden çıkarın BeNi; unutuyorum BeN’i, SiZLeRi, yüzleri ve ince beyaz ellerinizi...
 
Ya hiç Sobelenmezsem...?

Çürük et kokusu, kumruların gagasında ve kilitlenmiş kapılar; kapı eşiğinde hediye umutları... Muştu demişti Edebiyat Hocam, Hayatın muştuları; var mı soramadım hiç...
Kara tahtaya Yazılan, beyaz tozlu AşKLaR tozlanmış dedi, ilkokuldaki kokulu pembe silgim ama BeN hiç okuyamadım dedim; SeN hep küçüktün ve hala...
Büyürsem okur muyum peki, en azından Göçleri, Sürgünleri...?
Onlar öldü dedi; sustum ve durdum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder